28 Şubat 2008 Perşembe

ÖLÜM

Dün hayatımdan bir renk eksildi, bugün ise dilini anlamadığım duaları dinleyip, anladıklarıma içtenlikle "Amin" dedim. Tüm bunlar bitince içimden " Fatiha" okudum ve Salamon Amcamın ruhuna yolladım. Allah'ın özel kontenjanından gelen Salamon Amcamın ruhu için muhakakki müslümanın, hristiyanın, budistin ve bilmediğim tüm diğer dinlerin duası kabul olur.
Güle güle Salamon Zekeriya Seviş, hasret ve muhabbetle ellerinden öperim.

KAYNAK HÜRRİYET ARŞİV 09 Mart 2003 TARİHLİ RÖPORTAJI YAPAN : Mesude ERŞAN

Yeldeğirmeni'nin Süpermeni 76 yaşındaki terzi Salamon

Salamon Seviş'in terzi dükkanı, 53 yıldır Kadıköy Yeldeğirmeni'nde, aynı yerde. Ama 76 yaşındaki Seviş'in ekmek teknesi, takım elbise ve pantolon diktireceklerden çok, yardım iseyenlerle dolu.

Yardımseverliğiyle tanınan bu gönlü zengin adama mahalleli, ‘‘baba’’ diye hitap ediyor. Sağlık sorunlarına rağmen şefkat ve enerjisini esirgemeyen Salomon Seviş'in diğer lakapları ise şunlar: ‘‘Süpermen’’ ve ‘‘Yahudi Evliyası’’.

Tam 76 yaşında Salomon Seviş. Gençlerden daha duygusal, enerjik ve sevgi dolu. ‘‘Baba, diyenlere nafaka davası açacağım. Nafaka versinler de görsünler’’ diye espiri yapan Seviş, kimseyi kapısından geri çevirmiyor. Komşusundan sokağından geçen karpuzcuya kadar, hiç tanımadığı, ama adını duyup gelmiş belki yüzlerce kişi nasiplenmiş yaptığı iyiliklerden Cezaevine düşen, elektrik faturalarını ödeyemeyen, mahkemede davası olan, parasızlıktan doktora gidemeyıp testlerini yaptıramayan, hatta rapor almaları gereken öğrenciler bile onu ziyaret ediyor.

Salamon, darda olanı duyanca, hali vakti yerinde dostlarını da seferber ediyor ve ihtiyaç duyana el uzatıyor. Yanında kaldığımız bir saat içinde öğrenci oğlu için rapor almaya gelen bir anne ve elektrikçi arayan inşaat mühendisinin sorunlarını çözen Salamon'un masasının üzerinde sahibi tarafından alınmayı bekleyen, süresi uzatılmış bir pasaport duruyordu. Bir dostu için gereken ve İsrail'den gelen özel kafeinsiz kahve de yerine ulaştırılmak üzere dükkana bırakıldı. Yardım etmekten zevk aldığını söyleyen Salamon Seviş, ‘‘Hizmet edince kendimi adam sayıyorum. Yapamazsam pasif adam hissediyorum’’ diyor.

6 KARDEŞİ İSRAİL'DE

Yeldeğirmenli Viktorya ile 1950'de evlenince, Yahudi, Rum, Ermeni ve Türklerin bir arada yaşadığı mahalleye yerleşir Seviş. Damat olduğu mahalleyi çok sever ve herkesle dost olmayı başarır. Herkese yüreğini açar. Selimiye Kışlası'nda Fevzi Mısır, Aziz Bahriyeli, Amir Ateş, Nihat Uluğ, Adem Eden gibi hafız ve mevlithanlarla askerlik yaparken bazen ezan okur, bazen de mevlit. Oğlunun sünnet töreninde de hafız arkadaşlarının okuduğu ilahiler, evinin penceresinden mahalleye yayılır. Yıllar sonra ameliyat olunca ziyaretine gelenler arasında Kadıköy Müftüsü de bulunur. 7 kardeşinden 6'sı İsrail'e gitse de Seviş, yaşamını Türkiye'de sürdürmeyi tercih eder.

1960'lı yıllarda İsrail'den ziyaretine gelmek isteyen kardeşine Seviş, ‘‘Vapurdan in, taksiye bin. Yeldeğirmeni'ne gel. Beni herkes tanır’’ der. Kardeşi, ‘‘palavracı’’ diye dalga geçer. İstanbul'a gelir ve Kadıköy İskelesi'nde taksiye biner. Yeldeğirmeni'ne gitmek istediğini söyleyince, taksici onu Salamon Seviş'e benzetir ve ‘‘Terzi Salamon'a mı gideceksin?’’ diye sorar.

24 Şubat 2008 Pazar

DUB DUB DUBAİ GÖZLEMLERİ VEYA GÖZLEMELERİ 1

Dubai.. İran nın tam karşısında, Basra körfezinin dibinde, tüm yüz ölçümü Konya ilimiz kadar olan yedi emirliğin, (Dubai, Abu Dabi, Şarjah; sanırım, ve adını bilmediği üç emirlik) birleşmesiyle oluşmuş Birleşik Arap Emirlikleri devletinin bir kenti. İnsanın çöle hüküm edilebileceğinin, kumun çimen olabileceğinin kanıtı, karabaşlı şen sesli kuşların, sarsak tipli pembe flamingoların, kışın nereye göç ettiğini merak ettiğimiz hacı baba leyleklerimizin kışlık sayfiyesi. Tanrı nın aslında insanlara ne kadar cömert davrandığının canlı örneği, çöllere bile kuşları, develeri, rengarek çalıları, pırıl pırıl gökyüzünü hediye ettiği eski inci avcılarının yurdu. Dubai yi kendi havalanından değil de nispeten az gelişmiş ve ucuz Şarjah tan girerek bakın dünyanın kast sistemine. Bengaldeşliler, zaten kast sistemine alışmış, alt kasttaki Hintlilerle tuvalet temizler ve amelelik yapar. 200.000 vatandaşının dışındaki 3.000.000 emekçinin elini kolunu sallayıp metroya otobüse binipte gezmesinden hoşlanmayan yöneticilerinin tercihini sudan ucuz petrolle destekleyen vızır vızır taksiler cenneti . Tabiki bu görevi üstlenenler de üniformalarıyla Pakiler veya Pakistan nın alt kastı. Dükkanlarda ingilizce bilmeleri nedeniyle Filipinli ufacık kız arkadaşlarımız, sokaklarda inzibat olarak dolaşan polis orta kast Hintlilerimiz. Ayrıca ister çarşaflı, ister açık saçık salınan kadınların arkasında çocukların gerçek sahipleri yine orta kast Hintli veya Filipinli "Maid"lerimiz. Bu kadar avamlık yeter netekim . Humeynin İran nından öncelikle parasını sonra da pılısını pırtısını toplayıp gelmiş sermaye sahibi, doğal olarakta ticaret erbabı İranlılar. Ancak gerek İranlılar, gerek Lübnanlılar bu ülkenin tabiki emirlerin ailesinden sonra zenginleri olarak görülüyorlar, yeni işgalci Çinlilerle birlikte. İngilize, Almana v.s. birşey demiyorum onlar geleneksel olduğu üzere zaten üst kast. Geniş ve haşmetli emirlerin ailesi ise bakan, üst düzey yönetici falan filan. Biz Türklerse sanırım tekniker, mühendis, IT ci olarak gelmişiz, kast sisteminin orta ve üst katlarına yayılmışız.